karanlık eski bir dolaba tıkıştırılan türlü eşya gibi... ya da bir çocuğun ayıp resimlerini evde kullanılmayan baca deliğine koyması gibi bişey.

29 Temmuz 2006

Misket Bombası

ortadoğulu çocuklara...


değiştirin bari şu bombanın adını
azalsa da oynayanı
mikası enekliği kaftiği tumbası
binlerce yıldır binlerce çocuk görür
tenekeler dolusu misketin rüyasını

21 Temmuz 2006

Öykü: Öğle Paydosu

Sabah olur işine gider Hasan. Rahat iş, masbaşı. Tahsilini mükemmel şekilde tamamladıktan sonra hatırlı tabıdkların yardımıyla buldu bu işi. Sabah olur gider, demirbaş listesinde bir satır yer tutan tahta metal karışık masasının başına oturur Hasan. Hiç gitmediği ve hiç de göremeyeceği uzak kentlerin ilçelerini ezbere bilir. Pencere kenarındadır masası. En çok bu yanını sever işinin. Pencere kenarındadır masası ve gelip geçeni bol, taş kaldırımlı dar bir sokağa bakar masası. Pencereden bakar ara da bir Hasan. Ve en çok bu yönünü sevmektedir işinin. Ama farkında değildir. Sağolsun hatırlı tanıdıklar elinden tuttu girdi bu işe Hasan.

Önüne kağıtları koyarlar. Ne de çok isim vardır kağıtlara yazılı. Bir sürü de sayı. İsimler ciddidie de sayılar çok oynak, biraz hafifmeşreptirler. Çok severler sağa sola atlaıp şamata etmeyi. Mesela şurada sungurlu yazıyor. Ne kadar ciddidir Sungurlu. Pencereden bakar Hasan arada bir. Pencere kenarındadır masası. Ve şu, sokaktan geçen uzun boylu, cılız adama sungurluludur belki, kimbilir? Sungurlu'nun yanına "68" yazmışlar. Fırlayıp gitti bak 68 sokaktan geçen cılızın yanına. Her sabah gelir, masasına oturur Hasan. Rahattır ve masabaşıdır işi. Hem Hasan o odanın içinde çalışanların en ahlaklısı, en çalışkanıdır. Pencereden sokağa bakar Hasan. Cılız adam yürüyüp gitmiştir. Yılışık "68" de döndü köşebaşını adamla. Sungurlunun yanına başka bir şey yazmalı. "11" yazmaya karar verdi Hasan. İki basamaklıların en cılızı.

Hasan'ın çalıştığı odada herkes çay içer. Bir Hasan içmez. Alışmamaış zavallı. Küçüklüğünden beri hiç içmemiş. Hem ne gerek var. Odadaki diğerleri kadar çay içecek olsa sağlığına da, cebine de zararlı. Aldığı maaşın yarısı çaya gider maazallah. İyi maaş alır Hasan. Tanıdıklar araya girmemiş olsa... Kağıdın üzerinde "22"'yi gördü Hasan. Kart bir karıy benziyor diye düşündü. Sırıttı kümselere çaktırmadan. En çalışkanıdır Hasan.... O odada oturanların... Oturup da boyuna çay içenlerin. Sabah gelir işine, saniye sektirmeden. Mesai bitiminden de bir saniye önce atmaz adımını dışarı.


Pencerenin yanındaki masasında oturur Hasan. Kağıtlarda sayılar başlayınca şamataya cam dışarı, taş kaldırımlı, dar sokağa çevirir bakışlarını. Hayaller kurar. "22" kart bir karıya benziyor. Hayret, halbuki "2" taze bir kıza benzer. Az önce sokaktan geçen Sungurlulu adam amma cılızdı. "11" de cılızdır. Sungurlu Çorum'un ilçesi. Leblebisi meşhurdur oraların. Önüne konan kağıtlara bakar Hasan. Öğle paydosuna yaklaşınca saat sayıların tepişmesi artar. Bak yine kağıdın bir köşesinde halay çekiyor bazısı. Bazısı da azıtmış iyice hoplayıp kağıttan dışarı fırlıyor. Sokaktan kısa etekli bir kadın geçiyor. Bu saatlerde öğle güneşi dolar Hasan'ın kenarında oturduğu pencereden. Yine öğle oluyor. 3 ile 7, 2'nin etrafında dolanıp duruyor. Mini etek giymiş olacak 2. Ve memeleri öyle dolgun, öyle iri ki.
İki çocuk bir de karı, hergün evde bekler Hasan'ı. Evlenmeye pek gönlü yoktu ya. Anası ile mahallenin kocakarıları sağolsun. İyidir Hasan'ın karısı. Pek güzel değildir ama hakikatli kadındır. Çocuklarının anası... Hiç dırdır etmez. Her sabah Hasan'ı evden ceketini sırtına giydirip uğurlar. Hasan çay içmez ama her akşam eve geldiğinde iki üç bardak rakı içer. Hiç ses etmez karısı. Anası ile komşular sağolsun... Anası derdi zaten, güzellikte gözüm yok evinin kadını olsun benim gelinim, diye. Nur içinde yatsın. Tam da istediği gibi bir gelin buldu rahmetli.

Pencereden baktı Hasan. Rüyalara daldı. Öğle paydosu epey yaklaşmıştı. Önüne gelen kağıtların kalabalığını da azalltı Hasan. Müdür geçen geldiğinde tebrik etti zaten. Pek çalışkandır Hasan. Ötekiler gibi laklak yapmaz. Eli işte gözü oynaşta değildir. Senenin en sıcak günlerinde bile yakasından bir düğme açmaz, kravatını gevşetmez. Mesai bitiminden bir saniye önce atmaz adımını dışarı. Velakin eve de geç kalmaz. İki çocuğuyla karısı bekler evde O'nu. Eve gitsin ki bir kaç bardak rakı içsin. Kafasının içinde sayıların dansı son bulsun. Sayılar şöleni bitsin. Pencereden baktı Hasan. O odadakilerin en ahlaklısı... Kısa etekli kadın bir şey düşürmüş sokağa. Hasan'ın penceresinden tarafa bir eğildi. Memeleri fora oldu. Pencere kenarındadır Hasan'ın masası. Önüne konan kağıtlara bakar.


Git gide erttiği kağıt kalabalığından bir kağıda baktı. Ne kadar cilvelidir "2" ve ne kadar da dolgundur memeleri. "3" ile "7" nin hiç durma askıntı olduğu kadar var. Ya karısının memeleri öyle mi? Küçük ve de sönüktürler. Hasan hep bilir ki eve gittiğinde hazırdır sofrası. Kağıtlara baktı. O çok ciddi yer isimlerinin arasından bir sürü "2" Hasan'a davetkarca göz kırptı. Bir tuhaf oldu Hasan'ın içi. Bu saatlerde tepeye çıkar güneş. Pencereden tam kağıtların üstüne vurur. Masabaşıdır ve rahattır işi. Güneşin geliği yere bakarsan, artık öğle paydosu verilmiştir. Çok az konuşur odadakilerle Hasan. Yine evinin kadını, çocuklarının anası olaydı da sokaktaki kısa etekli "2" nin memeleri gibi olaydı karısının memeleri... Öğle paydosu verildiğinde yan masadaki Rahim efendi dürtükledi Hasan'ı. Güneş tam tepedeydi. Hasan tam masabaşındaki "2"lerden birinin o diri memelerini avuçlamıştı ki. Rahim efendi dürtükledi: Öğle paydosu. Hasan bu günden tezi yok, o dünyalar iyisi karısına sefertası hazırlatıp, öğle paydosuna çıkmamaya karar verdi.

14 Temmuz 2006

Borçluyuz!

onlara borcumuz var. oradaki çocuklara, kadınlara borçluyuz. tüm insanlara ölenlere, kalanlara, tüm yaşama imkanlarına saldırılmış, elektriğin suyu kesik ve hastaneleri bombalanan o insanlara yaşanacak bir hayat borçluyuz. olan bitene dur diyemediğimiz için. hadi olan bitene dur diyecek kadar güçlü değiliz. yaşananları görüp hiç mi hiç ses çıkarmadığımız için. o tanklara biz de birer taş fırlatmadığımız için. bari bakın buraya. buraya bakın.


http://www.blogcu.com/sarpdere/

Şiir:Kuş Mitingi-Adnan Yücel

Bir şiir daha kırmızısekberduş’un sesinden. Adnan Yücel’in bir şiiri: Kuş Mitingi. Ankara’nın koyu sarı sıcağında bu şiiri okumak… Neyse, dinleyin.

Adnan Yücel

"Kuş Mitingi" Şiir: Adnan Yücel Seslendiren:kırmızısekberduş